5G zararlı mı? Bilimsel açıklama geldi

Baz istasyonları ve kablosuz iletişimle ilgili komplo teorileri, bu teknolojilerin hayatımıza girdiği ilk günden bu yana var. Ancak günümüzde dezenformasyonun hızla yayıldığı bir çağda, bu teoriler her zamankinden daha yaygın ve inatçı hale geldi. Özellikle 5G teknolojisi, hem COVID-19 salgınıyla aynı dönemde piyasaya sürülmesi hem de “mikroçipli aşı” gibi uçuk iddialara malzeme olması nedeniyle, bu komplo teorilerinin odağına oturdu.

Bu iddiaların bilimsel temeli olmasa da, Almanya’daki Constructor University araştırmacıları bu konuda netlik kazandırmak adına yeni bir çalışma gerçekleştirdi. PNAS Nexus dergisinin Mayıs sayısında yayımlanan araştırma, 5G’nin elektromanyetik alanlarının insan sağlığına hiçbir zarar vermediğini bir kez daha ortaya koydu.

İNSAN HÜCRELERİ 5G’YE MARUZ BIRAKILDI

5G ağları, belirlenmiş frekans aralıkları içerisinde çalışıyor. Günümüzde tüm 5G ağları 6 gigahertz (GHz) altında faaliyet gösterse de, önümüzdeki yıllarda bu frekansların 24.3–27.5 GHz ve 39.5–43.3 GHz aralıklarına kadar genişlemesi bekleniyor. Ancak bu frekanslar, vücut tarafından yalnızca birkaç milimetre derinliğe kadar emilebiliyor. Yani, bu sinyallerin iç organlara ya da DNA’ya zarar verecek bir etkisi yok.

Araştırma kapsamında bilim insanları, insan derisinde bulunan fibroblast ve keratinosit hücrelerini, 27 ve 40.5 GHz frekanslarında hem kısa (2 saat) hem uzun (48 saat) sürelerle, farklı şiddetlerde elektromanyetik dalgalara maruz bıraktı. Üstelik bu maruziyet, önerilen sınırların 10 katı şiddetteydi.

Bu çalışmanın en dikkat çekici yönü ise kullanılan yöntemler. Araştırmacılar, tüm genom RNA dizileme ve metilasyon dizilimi gibi ileri düzey tekniklerle, hücrelerin genetik ve epigenetik yapılarındaki olası değişimleri inceledi. Yani 5G sinyallerinin hücrelerin işleyişine ya da genetik yapısına etkisi olup olmadığı kapsamlı şekilde test edildi.

SONUÇ: GENETİK YAPIDA EN UFAK BİR DEĞİŞİKLİK YOK

Araştırmanın sonucu netti: 5G frekanslarının, insan hücrelerinde gen ifadesi veya DNA metilasyonunda rastlantısal seviyenin ötesinde hiçbir değişikliğe neden olmadığı görüldü.

Araştırmacılar, bu sonucu şu şekilde özetledi:

“Test edilen frekanslardaki kuantum enerjileri, fotokimyasal ya da iyonlaştırıcı bir etki yaratmak için çok düşük. Bulgularımız biyofiziksel gerçeklerle tamamen uyumlu. Ancak daha da önemlisi, bu tür çalışmalarda sıcaklık etkilerinin titizlikle kontrol edilmesi ve gerekirse telafi edilmesi gerektiğini ortaya koyuyor.”

Zira daha önce 5G’ye dair olumsuz sonuçlar bildiren bazı çalışmaların, bu sıcaklık etkisini kontrol etmediği, yani aslında hücrelerdeki değişimlerin ısıdan kaynaklandığı düşünülüyor.